ebruakin

Archive for Ağustos 2007

>
Geçen pazar günü kahvaltıya gittiğimiz canım arkadaşım Tolga’ya, bayatlamayan poğaça ve meyveli kek yaptım.

Kekimin tarifini daha önce yazmıştım, ama su sefer 20 cm çaplı kelepçeli kalıp ile ve kabartma tozu koymadan pişirdim. Böyle de çok güzel oldu. Daha yoğun bir kıvamı olduğundan, daha çok hoşuma gitti. Bundan sonra kabartma tozu kullanmadan yapacağım bu keki. 🙂

>
Ben de, oğlum da poğaçayı çok severiz. Sık sık da elime geçen tarifleri denerim. Özellikle mayalı olanlar, piştiklerinde çok güzel olurlar da, ertesi güne bayatlarlar. Sevgili Nurcan, Naşide ve Karolin Hanım‘ın bloğunda bayatlamayan poğaça ibaresini görünce, mutlaka denemeliyim dedim. 🙂

Ve 1 hafta içinde iki kez yaptım. En çok üç gün beklediler, ama üçüncü günde de yumuşacıklardı. Ama ben alışkanlıkla, hep buzdolabında saklayıp, çıkarınca hafif ısıtıp servis ettim.

Asıl tarif Nurcan‘cığıma ait. Tarife buradan da ulaşabilirsiniz. Ben peyniri dışına değil, yuvarlak olanların içine koydum. Sade olanlara da açma şekli verdim.

Çok çok teşekürler şekercim. Sayende pişirip, birkaç günde tüketebileceğim poğaça tarifim olmuş oldu. 🙂

İste arkadaşımın tarifinin benim yaptığım hali…
Malzemeler:
1 su bardağı elin dayanacağı kadar sıcak süt
1 su bardağı maden suyu
1 su bardağı sıvı yağ
1 paket (42 gr) yaş maya
2 yemek kaşığı toz şeker
1 yemek kaşığı tuz
Aldığı kadar un (4,5 – 5 su bardağı kadar)

Üzeri için; 1 yumurta sarısı
Susam, çörek otu

Yapılışı:
-Mayayı elin dayanacağı sıcaklıktaki sütte eritin. Üzerine toz şekeri döküp karıştırın ve bu şekilde 10 dakika köpürmesi için bekletin.
-Daha sonra tüm malzemeleri karıştırıp ele hafif yapışan ama toparlanan bir hamur elde edin.
-1 saat kadar sıcak bir yerde, üzerine nemli bir bez kapatarak mayalandırın.
-Sonra hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp istediğiniz şekli verin. Dilerseniz içlerine peynir v.s. koyun. Yağlanmış tepsiye dizin. Tepsi mayası için de 10 dakika dinlendirin. Üzerlerine yumurta sarısı sürün. Susam veya çörekotu serpin.
-Poğaçalarınızı 200 dereceye daha önceden ısıttığınız fırına verip, üzerleri kızarıncaya kadar pişirin.

Afiyet olsun.

>Sobemizin başlığı “Severek Ziyaret Ettiğiniz 10 Blog İsmi”.

Bu gerçekten cevaplaması çok zor bir sobe. Çünkü benim severek takip ettiğim, benim bloğumu da takip ettiğini düşündüğüm birkaç arkadaşım bu sobeye cevap verirken benim adımı yazmadılar ve ne yalan söyleyeyim, bozuldum! Aynı duyguyu hiç bir blogcu arkadaşımın yaşamasını istemediğimden, cevaplarımı beklettikçe beklettim. Ama cevaplamamayı, beni sobeleyen Burcu ve Nazlı arkadaşlarıma saygısızlık gördüğümden, artık kaçmamaya karar verdim. 🙂

Aslına bakarsınız, arkadaş listemde olan herkesi, blog izleme ile de takip ettiğimden, her yeni tariflerini mutlaka görmüş oluyorum.

Benim iki bloğum olduğundan ve iki bloğum için ayrı ayrı sobelendiğimden, rahatlıkla 20 arkadaşımın adını yazabileceğime karar verdim. 🙂

Blogcu arkadaşlarım;
1-Burcu
2-Şencan ve Nurcan (Kardeş olduklarından, bir sayılırlar. :))
3-Banu
4-Nagehan
5-Sevil
6-Mavi ve Portakal
7-Yer misin Yemez misin
8-İnci
9-Fatma Hanım
10-Özlem (Mutfaktayım)
Bir de tatilde olan veya ortalarda olmayan arkadaşlarım var; Lulu, Aslı, Zeynep, Belgin Hanım, Bahar Çiçeği, Özlemle33, Atasofrası, Mutfak Saatim, Yeşil Domates.
Yeni yeni tanımaya başladığım arkadaşlarım; Serap Singin, Cemile Karan, Sevinç, Ayşe, Cedene, Elimin Emeği, Kayseri Mutfağı, Yasemin, Gönül.

Blogger arkadaşlarım;
1-Nazlı
2-Seval
3-Özlem (Sofradakiler-Mutfak Özlemi)
4-Ebru
5-Yeşim
6-Minik Kuş
7-Nalan
8-Nihan
9-Oya
10-Elma Şekeri

Çok oldu biliyorum ama ne yapayım. Beni böyle kabul edin. :)))))))))))

Ben kimseyi sobelemiyorum.

Ne mutlu bana ki, içlerinden en çok hangisini sevdiğimi seçemediğim, sanal da olsa bir bağ kurduğum, bu kadar çok arkadaşım var.
Hepinizin eline, emeğine sağlık. İyi ki varsınız, iyi ki bu kadar hamaratsınız. Hepinizden çok şey öğreniyorum. Herkese kucak dolusu sevgiler…

>Sevgili, Lezzetim Sevinç’cim de beni, Banu’nun sobesi ile sobelemişti.
Banu’nun sobesini cevaplarken 2. ve 3. sorularına cevap vermiş oldum, ama 1. ve 4. sorularını ayrıca yanıtlıyorum.

1.Benim hakkımda düşüncelerin nelerdir?
Canım Sevinç’cim, sen, küçük yaşına ve öğrenci olmana rağmen çok beceriklisin.
Bu kadar seneye, oldukça çok başarı sığdırmış olduğun için seni tebrik ediyorum. Tabii muhtemelen seni yönlendirmiş olan aileni de…
Artık benim yaşıma geldiğinde ne olursun bilemiyorum. 🙂

Tek kusurun, Fenerbahçe’li olman. :))) O da geçer herhalde.

Sana önündeki ömrün boyunca sağlık, mutluk ve başarılar diliyorum canım.
Kocaman sevgiler…

2. ve 3. sorularının cevapları ; burada

4.Bu dünyadan göçtüğünde, arkanda ne bırakmak isterdin?
Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki…

İlk sırada oğlumu, vatanına, milletine hayırlı bir vatandaş olarak yetiştirmiş olmayı sayabilirim.

Daha sonra da;
Çocukluk hayalim olan, bir yardım vakfı kurmayı…
Şimdilik sadece, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne üyeliğim var. Bir de elimden geldiğince, yardım kampanyalarına katılıp, bloğumdan duyurmaya çalışıyorum.
Faal üyelik için engelim, oğlum. O biraz daha büyüdüğünde, daha aktif olarak, dernek faaliyetlerine katılacağım.

Elimden geleni yapmazsam, bu dünyadan göçerken kendimi suçlu hissedeceğimi biliyorum. Yardım edebileceğim herkesin gönlünde ufak da olsa bir yerimin olduğunu bilmek, en büyük mutluluk benim için.

Ferzan Özpetek’in, Kutsal Yürek filmini izlemeyenler varsa, izlemelerini tavsiye ederim. Filmdeki başrol oyuncusunun imkanlarına sahip olsam, ilk yapacağım şeyler, onun filmde yaptıkları olacaktır.

Tekrar teşekkürler Sevinç’cim. 🙂

>
Bamya’nın, eklem sıvılarını artırıcı etkisi olduğunu duymuştum bir akrabamdan. Ama internette biraz bakındım, halsizliğe ve sindirim sorunlarına iyi geldiği yazıyor.

Hangisi doğru olursa olsun, faydalı bir sebze olduğu kesin. Şu sıralarda da, pazar ve marketlerde bol bol var. Fiyatı anlamadığım kadar pahalı olsa da, ilaç niyetine yemek lazım. 🙂

Malzemeler:
500 gr bamya
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1 adet soğan
3 adet domates
Yarım limonun suyu
Tuz, su

Yapılışı:
-Bamyalarınızı, üstlerinden koni şeklinde, incecik kesip temizleyin. (Kesiklerinizin çok derin olmamasına dikkat edin. Derin kesikler, içindeki sıvının akmasına ve yemeğinizin kıvamının bozulmasına neden olur.) Bamyalarınızı yıkamadan, yemek harcınız hazır oluncaya kadar bir kenarda bekletin.
-Soğanları ince ince doğrayın. Sıvı yağ ile birlikte tencerenize alıp, iyice yumuşayıp, sararana kadar kavurun.
-Domateslerinizi rendeleyin, kabuklarını atın. Kavrulan soğanların üzerine ekleyip, 5 dakika kadar orta hararetli ocakta pişirin.
-Daha sonra 3 su bardağı sıcak su, 1 tatlı kaşığı tuz ve yarım limon suyunuzu ekleyin. Kaynatın. (Limon suyu ile pişirdiğiniz bamyalarınız, yapışkan görünümlü olmayacaklardır.)
-Bu arada bamyalarınızı yıkayıp, hemen kaynayan yemek harcına atın.
-50-60 dakika, bamyalarınız iyice yumuşayıncaya kadar, kısık ateşte pişirin. Pişme sırasında tuzunu ve suyunu kontrol edin. Bamyaların dağılmaması için, kaşıkla karıştırmamaya, gerekiyorsa tencerenizi sallayarak karıştırmaya özen gösterin.
-Eğer bamyanızı zeytinyağlı olarak soğuk tüketmek istiyorsanız, sıvı yağ tercihinizi zeytin yağı olarak yapmanız ve 2 adet kesme şeker eklemeniz yeterlidir.

Afiyet Olsun.

>
Yaz vakti, caanım domatesler dururken, nerden çıktı salçalı makarna diyenleriniz varsa, şimdiden cevap vereyim; salçalısını daha çok seviyorum. 🙂

Domateslerde de tat yok zaten.

Malzemeler:
1 paket (500 gr) makarna
1 yemek kaşığı domates salçası (silme)
1 yemek kaşığı biber salçası (silme)
3 yemek kaşığı sıvı yağ
Su, tuz
Dilerseniz, süslemek için; 4 yemek kaşığı dilimlenmiş çekirdeksiz zeytin
4 yemek kaşığı konserve mısır
1 yemek kaşığı kuru fesleğen
4 yemek kaşığı rendelenmiş parmesan veya eski kaşar peyniri

Yapılışı:
-Tencerenize bol su koyun, kaynatın. Tuzunu atın. Fokurdamaya başladığında makarnanızı ekleyin. Ben daha önceleri, makarnaların haşlama suyuna birkaç damla sıvı yağ ekliyordum. Ama sıvı yağ makarnanın tadını az da olsa değiştiriyordu. Bir televizyon programında makarnaları suya koyduğunuzda otuza sayana kadar karıştırırsanız yapışmayacaklarını duymuştum. O gün bugündür bu şekilde pişiriyorum ve bence daha güzel oluyorlar. Tabi pişme esnasında arada da karıştırıyorum.
-Ağız tadınıza göre 10-15 dakika haşlayın. Süzün.
-Tencerenize 3 yemek kaşığı sıvı yağ ve salçaları koyun. 2 dakika kadar salçaların kokusu duyulana kadar kavurun.
-Yarım su bardağı sıcak su ve 1 çay kaşığı tuz ekleyin.
-Sosunuz kaynayınca, süzülmüş makarnaları ekleyin.
-2 dakika kadar karıştırarak pişirin.
-Salçalı makarnanız hazır. Dilerseniz fotoğraftaki gibi dilim zeytin, mısır, peynir ve fesleğenle süsleyebilirsiniz. Herkes sevmeyebileceğinden ben tabağı süsledim. Ama siz herkes aynısını yesin istiyorsanız, zeytin ve mısırı, salçaları kavurduktan hemen sonra sosa ekleyebilirsiniz. Ama fesleğen ve peyniri piştikten sonra tabağa koymalısınız.

Afiyet Olsun.

>Canım arkadaşım Cincinsfikirli Banu’cum, beni sobelemiş.

Fazla zaman geçirmeden cevap vereyim istedim. Diğer bekleyen sobelerimi de en kısa zamanda cevaplayacağım.

Gelelim sorulara;
1-Benim hakkımda ne düşünüyorsun?
Canım Banu’cum, bloğundan ve mesajlarından görüp, hissettiğim kadarıyla sen; akıllı, zeki, yeni fikirleri ve paylaşmayı seven, samimi, hayattan keyif almayı bilen, keşke gerçek hayatımda da arkadaşım olsa dediğim, hoş bir anne ve ‘şimdilik’ ev hanımısın.

Dilerim bebişini güle güle büyütür, seni mutlu edecek bir işte tekrar çalışmaya başlarsın.

2-En sevdiğiniz arkadaşınızın ismi?
Bu soru, aslen blog arkadaşları için mi sorulmuş bilmiyorum ama, Banu’cum gerçek hayatındaki arkadaşını yazmış ben de öyle yazayım. 🙂
Ama bunun için tek isim yazamayacağım.
En sevdiğim arkadaşlarım; Şebnem ve Özlem
Sürekli görüşemesek de en eski ve özel arkadaşlarım; Fatma ve Filiz

3-Mesleğiniz?
İktisat mezunuyum. 1992 yılından bu yana değişik şirketlerin muhasebe departmanlarının, yine değişik kademelerinde çalıştım.
1997 yılından bu yana da reklam ve uzun metraj film prodüksiyonu yapan bir şirketin Muhasebe Müdürlüğü’nü yapıyordum. Bir kaç ay önce işten ayrılsam da, şu anda aynı şirketin uzun metraj projelerinin Mali Koordinatörlüğünü yapıyorum.

Şimdi benim için ne düşündüklerini merak ettiğim arkadaşlarımı sobeliyorum. Ama bu sobeyi cevapladık demek yok. Cevapladıysanız da benim için ne düşündüğünüz kısmını yazmanızı rica ediyorum. 🙂 Kendini sobeleyeni, aynı sobe ile sobeleyen ilk blogcuyum sanırım. :))))

Canım Banu‘cum,
Canım Şencan‘cım,
Canım Burcu‘cum,
Canım Özlem‘cim,

Kolay gelsin arkadaşlar. Hepinize kucak dolusu sevgiler…

>Ben evde diz üstü bilgisayar kullanıyorum. Ve geçen hafta, üzerine, az da olsa, su döktüm. 🙂
Şimdi bazı tuşları çalışmıyor.
Back-up alıp, tamirciye göndermeyi düşünüyorum. Ama göndermeden de, elimde fotoğrafı olan bütün tariflerimi yayınlayayım istiyorum.

Küçük gül yapmak için, daha önce fotoğraflarla anlattığım büyük gül yapımı ile aynı yollar izleniyor aslında. Tek fark daha küçük kalıplar ve çiçek teli kullanılıyor olması.

Şeker hamuru ile gül yaparken hamur olarak, modelleme hamuruna (gumpaste), malzeme olarak da, pasta malzemeleri satan yerlerden bulabileceğiniz, gül yaprağı kalıplarına, modelleme aparatlarına, çiçek teline ve yaprakları volanlayabilmeniz için de kalın ve yoğun bir süngere ihtiyacınız olacaktır.

Önce orta yaprağınızın boyunda, gül tomurcuğunu yapmanız, çiçek telinin ucunu küçücük kıvırarak, tomucuğun geniş kısmından ortasına kadar itmeniz ve en az bir gün boyunca kurutmanız gerekir. Kurutma işlemini strafor (köpük) üzerinde yapabilirsiniz.

Tomurcuklarınız kuruyup sertleştiğinde, gumpaste’i, margarin ile yağladığınız mermer tezgah üzerinde merdane ile açıp, en küçük boy gül yaprağı kalıbı ile 4 parça kesin. Yaprakları, kalın sünger üzerinde, modelleme aparatını hafifçe kenarlarında hareket ettirerek volanlayın.

Küçük yapraklardan bir tanesini, tomurcuğunuzun üzerine şekildeki gibi sarın. Yaprağın tomurcuğa yapışabilmesi için, yaprağın iç kısmına ince resim fırçası ile çok az su sürün. Yaprağın görünen kısımlarına su gelmemesine dikkat edin. Görüntüsünü bozacaktır.

En küçük boyda kestiğiniz diğer 3 yaprağı da tomucuğun etrafına su yardımıyla yapıştırın. Yaprakların birbirlerinin içine geçecek şekilde yerleştirmeye dikkat edin. Her yaprağın bir kenarı üstte, diğer kenarı yan yaprağın aldında kalmalıdır ki, yapraklar birbirlerini tutsun.

Daha sonra orta boy yaprak kalıbı ile 5 adet yaprak kesin, volanlayın ve aynı şekilde yerleştirin.

Ve en büyük kalıp ile de 7 adet yaprak kesip, volanlayıp, gülünüzü tamamlayın.

Çiçekleriniz son halini aldıktan sonra yine strafor üzerinde kurumasını sağlayın. Bunun için de en az bir güne ihtiyacınız olacaktır.

>
Almanya’da Brötchen denilen bu ekmeklerin tarifi, canım Yenitadlar Nurcan’cığıma ait.

Amerika’da okumuş bir arkadaşım, orada yiyip çok sevdiği Pretzel’lerden bahsetmişti. Biz de ingilizce tarifler bulup, bir deneme yapmıştık. Ama çok kötü olmuştu. Pretzel ile Brötchen’in aynı şeyler olduğunu sanıyordum, ancak değillermiş. 🙂 Almanya’daki adı Brezel’miş meğer. Aklıma yatan bir tarif bulursam onu da tekrar deneyeceğim. Sonuçtan sizleri haberdar ederim. 🙂

Bu güzel ekmek tarifi için tekrar teşekkürler Nurcan’cım.

Bu arada, bloğumu ziyaret eden herkese “İyi Kandiller” diliyorum. Bu mübarek gecede hepinizin hayırlı duaları kabul olur inşallah.

Malzemeler:
1 su bardağı ılık su
3 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yumurta
1 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
Yarım paket yaş maya (21 gr)
Aldığı kadar un

Üzeri için; su, susam, çörek otu, haşhaş tohumu veya ayçekirdeği içi

Yapılışı:
-1 bardak ılık suyu bir kaseye alın, içine, elinizle ufaladığınız yaş mayayı koyun. Karıştırın. 5 dakika bekletin. Mayayı eritirken kullandığınız sıvının sıcaklığı elinizin dayanacağı kadar sıcak olmalıdır. Daha az ısılarda mayanız erimeyebilir.

-Daha sonra bekleyen mayanızı tekrar karıştırıp, yoğurma kabınıza alıp, diğer malzemeleri ekleyin. Unu azar azar ve kontrollü ilave edin. Ele fazla yapışmayan, toparlanan yumuşak bir hamur elde edin. Ben 3,5 su bardağı un koydum.

-Hamur yoğurma kabınızın üzerini, nemli bir kurulama bezi ile veya birkaç yerinden deldiğiniz streç film ile kapatın. Yoğurduğunuzdaki büyüklüğünün iki katına çıkana kadar, yaklaşık 1 saat sıcakça bir yerde mayalandırın.

-Sürenin sonunda hamurdan mandalina büyüklüğünde parçalar koparıp, yağlı kağıt serdiğiniz tepsinize dizin.

-Tepside de 10-15 dakika kadar daha mayalandırın.

-Sonra üzerlerine yumurta fırçasıyla su sürün. Bıçakla + şeklinde kesikler atın. Ben daha önce kursta öğrendiğim zeytinli ekmekleri kestiğim gibi, kabarınca açılacağını düşünerek ufak kesikler attım. Ama siz Nurcan gibi uzunca kesin. Öyle daha güzeller. 🙂

En üstüne de benim gibi haşhaş tohumu veya Nurcan gibi çörek otu, susam veya ayçekirdeği içi serpin.

Tepsinizin bir kenarına fırına dayanıklı bir kasede su koyun.

-Daha önce 200 dereceye ısıttığınız fırında, üzerleri kızarana kadar pişirin. Fırından çıkarınca da, üzerlerine elinizle su serpin.

Yumuşacık sandviç ekmekleriniz hazır. Şimdi ağız tadınıza göre içine istediğiniz kahvaltılıkları koymanız kalıyor.

Deneyenlere afiyet olsun.



  • sibel: Kitabi nerden temin edebilirim
  • ebruakin: Selamlar, Remzi Kitabevi'ne bakmanızı öneriririm.
  • munevver: Ben bu kitaplardan istiyorum Yalova da oturuyorum nerden temin edebilirim